Abdurrahim Karakoç Şiirleri!

Abdurrahim Karakoç, ”türkülerin şairi, türküleşen şair” gibi sıfatlarla anılan ve anadolunun bağrından kopup gelen, halkçı zihniyeti benimsemiş, önemli edebiyatçılarımızdan biridir. Üstelik ünlü türkümüz ”Mihriban”’ın ise söz yazarıdır. 7 Nisan 1932 Kahramanmaraş- Elbistan doğumlu olan şair, küçük yaşlardan itibaren kendini şiir yazmaya ve şiir okumaya adamıştır. Öyle ki şiir, onun için adeta bir iletişim biçimi halini almıştır.

İlginizi Çekebilir: Kahraman Tazeoğlu Şiirleri ve Sözleri!

Dedesi, babası ve kardeşleri de şair olan Karakoç, yazdıklarını topladığı ”Hasan’a Mektuplar” adlı eserle, yüz binlerce okurunun gönlünde taht kurmuştur. Öte yandan memuriyet yapan değerli şair, 1985 yılından sonra gazetecilik yapmıştır ve kısa bir süre de politika ile ilgilenmiştir.

Abdurrahim Karakoç Şiirleri!

2012 yılında aramızdan ayrılan şairin, halkın yapısına, anadoluya, hasrete ve daha pek çok duyguya vurgu yaptığı nice eseri ölümsüzleşmiştir. İşte bizler de bu yazımızda sizlere, bu eserlerden yalnızca birkaç örnek sunuyor olacağız. Konuya ilişkin görsellere ve videolara yazımızın ilerleyen bölümlerinde ulaşabilirsiniz.

Abdurrahim Karakoç Şiirleri

Anadolu Sevgisi

Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör.
Her haftası bayram, her günü düğün,
Hele yaylalara çıkılsın da gör.

Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;
Kağnılar yollarda, yoncalar dizde…
Saydıklarım damla değil denizde,
Hele bir ekinler ekilsin de gör.

Görmedin sen bizim mavi suları,
Karlar eriyince kırar yuları…
Köpük olur beyaz, sel olur sarı;
Hele taştan taşa dökülsün de gör.

Sen bizim köyleri görmedin ki hiç,
Yolları toz, çamur, evleri kerpiç.
O kirli kabukta, o en temiz iç;
Hele bir yakından bakılsın da gör.

Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı,
Sevgiyi bulasın, yakına gel ki…
Kalıplar gerçeği göstermez belki
Gönül perdeleri sökülsün de gör. – Abdurrahim Karakoç

abduu

İsyanlı Sükut

Gitmişti makama arz-ı hâl için
‘Bey’ dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
‘Şey’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı…
Bir baktı konağa alttan yukarı
‘Vay’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
‘Çay’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

İçmedi, masada unuttu çayı
Kalktı ki garsona vere parayı
Uzattı çakmağı ve sigarayı
‘Say’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş
Sandım can evime döktüler ateş
Sordum: ‘memleketin neresi gardaş? ‘
‘Köy’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini.. vazgeçti birden,
‘Oyyy’ dedi, yutkundu, eğdi başını. – Vur Emri (Abdurrahim Karakoç)

abduuu

Mihriban

Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban!
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban!

Yâr deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lâmbamda titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban!

Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban!

Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban!

Boşa bağlanmamış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban!

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi, gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor Mihriban! – (Abdurrahim Karakoç)

abdumih

İncitme

Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.

İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Kaynak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin – (Abdurrahim Karakoç)

abduincitme

Tut Ellerimden

Sırat’tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden.

Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden.

Birleşmek üzredir şafakla gurûp
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden.

Çağır hayallerin en ötesini
Yakından duyarsın aşkın sesini
Sonsuz mutluluğun penceresini
Beraber açalım tut ellerimden.

Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.

Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet”
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden – (Abdurrahim Karakoç)

Abdurrahim Karakoç Şiirleri İle İlgili Video

İlginizi Çekebilir:Kahraman Tazeoğlu Sözleri ve Şiirleri!
share Paylaş facebook pinterest whatsapp x print

Benzer İçerikler

Gece Sözleri
Gece Sözleri: Geceye Dair Etkileyici Sözler!
can yucl 1
Can Yücel Sözleri ve Şiirleri!
Kahraman Tazeoğlu Sözleri ve Şiirleri!
Kahraman Tazeoğlu Sözleri ve Şiirleri!
Ahmet Selçuk İlkan Şiirleri
Ahmet Selçuk İlkan Şiirleri!
Orhan Veli Kanık Şiirleri
Orhan Veli Kanık Şiirleri!
Özdemir Asaf Sözleri ve Şiirleri
Özdemir Asaf Sözleri ve Şiirleri!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilgi Köprüsü | © 2024 | Tüm hakları saklıdır.